Herkesin Aynı Olması Üzerine


Herkesin bu denli aynı olması sinirimi zorlamaya başladı sayın okuyucu. Artık bir dönemler marjinal nitelendirilen insanlar dahi ana akım bir hal aldılar.

Herkesin eğlence anlayışı aynı artık, yüksek sesli müzik ve bolca renkli ışık bulunan mekanlarda dev kupalardan alkollü içecekler tüketmek; milletin yaptırdığı dövmeler, dövmelerin yerleri, makyajları, çektikleri fotoğraflar ve hatta fotoğraflarda verdikleri pozlar ve bu fotoğrafları paylaşırken yazdıkları açıklamalar bile; aynı damak zevkleri, aynı işletmeler, aynı şarkıları sevmeler, hayatlarındaki insanlarla aynı kavgaları etmeler, belki en acısı da aynı hayalleri olmalar: Bugün on kişiye sorun, dokuzunun hayali dünyayı gezmek, vay be! Kutlarım uyumunuzu.(!)  Herkes kişiden çok birer tip halini aldı, bunu sosyal medyada daha iyi görebilir, bir dating uygulamasına katılırsanız da şüpheye yer bırakmayacak biçimde tecrübe edebilirsiniz.

Sanki kıtalar gibi insanlar da türlere ayırıldılar:
Bir tarafta saçı doğal olmayan bir renge boyalı, en iyi ihtimalle kaşında, boynunda, boğazında yahut kaburgasında mutlaka dövme olan, alkol ve sigara hadi neyse de madde kullanan, burnu delik, eğlence anlayışı az evvel bahsettiğim mekanlardan ileri gitmeyen ve kişisel olarak da genelde spiritüel inanışları olan, agresif, otoriter, "ben zor biriyim" minvalinde sözler ve davranışlar sergilemeyi çekici bulan tipler. Diğer bir tarafta ise sosyal medyadaki o "aestethic" kültürün tetikçisi haline gelmiş, sürekli pastel tonlarda giyinen ve eşyaları da öyle olan -çoğunlukla krem ve bej gibi tonlar üstelik- genel olarak platin saçlı ve renkli gözlü, kahve bağımlısı, sadelik ayağına lüksü de iteleyen ve vıcık, içi boş konuşmaları ve sığ ilişkileri olduğundan sürekli bir drama ile var olan, birbirlerini aynı aşırı bilindik alıntıları ve kimseleri çok sevmelerinden tanıyabilen, bu tip şeylerle muhatabında bir derinlik hissi uyandırmaya çalışan sığ tipler; dini bir yaşam biçiminin ötesinde erozyona uğramış bir popüler kültür ögesi haline getirip üstelik bir de bunun kılıfıyla kendi heveslerini içten içe empoze edip toplumun sinir uçlarına dokunmaktan adeta haz duyan, aşırı gelenekçi ve bunun kendi doğrusu olduğunu değil salt nesnel doğru olduğunu haykıran kimseler...

Aslında çok taraf var da daha, bugün yanlış anlaşılıp linç yemeyi tercih edeceğim bir gün değil, o yüzden şimdi anlatmak istediğim asıl şeyden devam edeceğim.
Bu tarafların içlerindeki şahıslar hep aynılar, tepkileri, düşünceleri, kelime dağarcıkları ve hitabet biçim hatta yetenekleri, duygusal zekaları... Ve ben her gün aynı kişileri binlerce kişinin suratında görmekten çok sıkıldım. Çok sıkıldım onların bu saçma ve merkeze alınmış yaşam şekillerinden, ezberledim çünkü hepsini, midem bulandı.

Şunun da altını çizmekte yarar var: Mesele bu saydığım özelliklerin birilerinde "bütünen" var olması, yoksa tekil tekil bu bana zerre uymayan özellikler elbette ki hayatımdaki insanlarda olacaktır, fakat burada ortaya gestalt kuramı çıkıyor, yani sorun bütün bu özelliklerin birbirini paket olarak getirdiği o artık kalıplaşmış kimselerin her yerde olmaları.

Öyle ya da böyle "kendine özgü" diye bir şey de biri de kalmadı, en farklı olanlar bile taş çatlasın diğer farklılarla aynı,
Böyle bir dünyada göğsüme yakışacak dostları, sevgiliyi ben nasıl bulayım tabi. 

0 Yorum:

Yorum Gönder