Olmaz

Bazen olmaz. On küsür Alptuğ vardı bu güne kadar: Kendine zarar veren Alptuğ, romantik Alptuğ, ponçik Alptuğ, deli dolu Alptuğ, öfkeli hayvan Alptuğ, hiçbir şeyden zevk almayan ve çağa uyum sağlayamamıș ihtiyar Alptuğ... Ve sizi temin ederim sapına kadar gerçektiler hepsi, hala da öyleler... Sorun mu ne? Sorun hangisinin iyi olduğu.
Şayet mutlu olmayı iyi durumda olmakla eş tutuyorsanız bu saydıklarımdan birkaçının toplamı olan şuanki Alptuğ için her şey yolunda olmalı ama değil işte, n'apıcaz? Diğerlerine geçsek daha mı iyi? Kesinlikle değil, haklı tarafları olduğu için kendini mâl etmiş bir aptaldan dahası değildi o Alptuğ'lar, sonucu değiştirmeyen bir sürü şiddet ve türevi aktivite içinde debelenmektiler yalnızca.

İnsanları kovdum, olmadı, herkese kucak açtım ve oldu da aslında ama yine de öyle aman aman olmadı. Bütün bu Alptuğ'lar gerçek olmasaydı gerçeğini bulur ondan devam ederdim, peki hepsinin bir diğeri kadar gerçek olduğu bu vahim düzlemde neye göre hareket edeceğim? 

Binbir terzinin dikemedikleri söküklerinin oluşturduğu, yanan bir yumak gibiyim.

Kendimi tam olarak sevsem böyle olmazdı, kendimden düşündüğüm kadar tiksinsem yine böyle olmazdı ama böyle oldu işte... Yani 'olmadım.'

Aslında bütün bu Alptuğ'ları kelimenin tam anlamıyla aynı anda barındırıp yașamak ve hiçbirinin bu kadar zıt olmalarına karşın bir çakıșma göstermemesi -ki gösterseydi kişilik bozukluğu olurdu- harikulade bir şey, bunu inkar edemem... Belki de insan dediğimiz şeyin bütün hatası yanlış yerde yanlış kendi olmaktı. Olmadı.

Memnun muyum peki tüm bu kendilerimden? Ekstrem bir şart olmadıkça artık gün yüzüne çıkmayacağı neredeyse keskinlik kazanmış bir psikopat olanı hariç hepsinden şüphesiz elbette memnunum. Benim işte, bu, evet bu kadar kalabalık, evet bu kadar çeşitli, hem renkli hem kara, ee ne olmuş yani, tuhaf mı, bırak tuhaf kalsın o zaman, nadir mi... Orada dur işte. Sanırım inciten nadirlik, herhangi bir insan bir Alptuğ'u karșılarken diğerlerinin her fırsatta boşta kalması belki de, olmaz olması.

Körelmesine ihtiyacım var zannımca birtakım benlerin, daha doğrusu artık onlara hiç ihtiyacım olmayacağından emin olduğum bir yaşama ve dolayısıyla onları tetiklemeyecek insanlara.

Çoğunuz başkalarına bu denli bağlılığımı anlamlandıramıyor ama sebebi bu işte, karşımda mutluluktan beslenen biri olursa ben de öyle olurum mesela ve bu bir rol olmaz, yalnızca ağır basan tarafımdır, bukalemun yahut kaypak değilim ben.

Bazen sadece Hannibal dizisindeki aşırı empati kuran psikolog gibi hissediyorum, daha azı değil.

Peki sen okuyucu? Sen diğer taraflarımı gömecek kadar yanımda mısın? Benden razı mısın? 

Bu tek başına yapılmaması gereken işlerden biri, bunu kendi kendime yaparsam yaşadığım şey yaşamak olmaz. Kim benim için elini taşın altına koymak ister? Tıpkı benim hep sizin için yaptığım gibi ama karşılık olarak değil, bu çok önemli. Olmaz mı diyorsunuz? Tahmin etmiştim. O zaman insan sosyal bir hayvandır demeyin, sosyal de sizsiniz, hele hayvan hepten sizsiniz. 

0 Yorum:

Yorum Gönder