Koca bir tamam kapladı gökyüzümü, güneşe erişmek için fazlasına ihtiyacım var artık. Kayıp değilim ama bu karanlıkta, karış karış hakimliğim ürkütüyor beni; bu kış daha güçlü ellerim, daha eminim kendimden, daha çizili ve iyi anlamda yokuş yukarı yolum ama bomboş aynı ellerim, aynı yollar her zamanki gibi ve aynı kış soğuk yine. Kışa soğuk diye kızılmaz hadi de, bir insana ne diye kızılır? Zira ben ne desem, dediğim şey için suçlamaya hakkım yokmuş gibi bir hüküm iniyor tepeme duygusuz güruhlardan temelsizce.
Sizce diyorum sayın okuyucular, pek değerli yalnız yahut ne mutlu ki sonunda birlikte olanlar; peki sizce ben neresindeyim hangi hikayenin? Kimselere benzemeyeyim derken yabancılaşmayı hesaba katamazdım ama bu kadar aynının hiç mi suçu yok; önceden benimsenmiş, köşeleri tutulmuş bu duygu düşüncelerin karşısında o kadar da tek olmamalı aslında insan, bilemiyorum. Bazen kendime "Gerçekten haklısın" diyorum, "haklısın da taraftarın yok."
Oysa ne kadar birbirini gözeten, birer bütün halinde insanlar var ister arkadaş kıvamında olsun ister sevgili, benim sırtımdaysa en iyi ihtimalle prensiplerim, uysam da uymasam da bir şekilde beni aynı yere getirip bırakmış olan.
Sıkı, gerçek, sürekli, içten, kendiliğinden ilişkilere kedinin ciğere baktığı gibi dahi bakmıyorum artık, anca koca bir tamam çalışır benden, hem yaş dediğin yirmi beşe dayandı, gel de kimle nasıl tanış da nesine güven şimdi önceki her şeye rağmen, üstüne üstlük bir de onunkini kazan, güven yahut kalbini yani.
Ben yaşlandım derken hep ciddiydim okuyucu
Her geçen gün de misliyle haklı bir hal alıyorum.